Bu yazı 12.09.2019 tarihinde yayınlanmıştır
Sinan TAVUKCU
11 Eylül saldırılarının 18’inci yılında, tek küresel güç olma iddiasındaki ABD’nin terörizmle savaş kararı alırken yaptığı akıl almaz maliyet hataları ve neticede maruz kaldığı fiyasko bu yazımızda ele alınmıştır.
1947 yılından Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar devam eden iki kutuplu soğuk savaş döneminde ABD’nin dış politikası, başta SSCB olmak üzere komünist ülkeleri “çevreleme”, Amerikan hâkimiyetine kafa tutan herhangi bir gücü tehditle “caydırma” olarak şekillendirilmişti.
1991 yılında SSCB’nin dağılmasından sonra ABD dünyanın tek hâkimi ve dünyanın jandarması rolünü kendine uygun gördü. Nihayet, 11 Eylül saldırıları ABD’ye hegemonyasını küreselleştirme ve yayma fırsatını verdi. 11 Eylül 2001 tarihinde, ABD’nin New York kentinde bulunan Dünya Ticaret Merkezi’nin ve Pentagon’un teröristlerin kaçırdığı yolcu uçakları tarafından saldırıya uğraması sonucu üç bine yakın insan hayatını kaybetmişti.
Bu saldırıdan sonra ABD başkanı George W. Bush, West Point (Birleşik Devletler Askeri Akademisi)’te 1 Haziran 2002’de yaptığı aşağıdaki konuşmayla, Bush Doktrini olarak adlandırılacak yeni ve kanlı bir dönemin stratejisini ilan etti:
“Terörle savaş, savunmayla kazanılmayacaktır. Savaş alanını düşmanın bölgesine götürmeli, planlarını bozmalı ve ondan kaynaklanacak tehditleri, ortaya çıkmalarına fırsat bırakmadan etkisiz hale getirmeliyiz. Günümüz dünyasında, güvenliğe giden tek yol, eylemden geçmektedir…”
20 Eylül 2002 tarihinde açıklanan “Yeni Amerikan Millî Güvenlik Stratejisi”; potansiyel tehdit oluşturduğu, ileride problem çıkarabileceği düşünülen her oluşum ya da ülkeye karşı nerede olursa olsun “ön alıcı saldırı” yapılmasını ve gerekirse düşman devletlerdeki rejimlerin değiştirilmesini öngörüyordu.
ABD, saldırıdan sorumlu tuttuğu El Kaide ve Taliban’ı yok etmek gerekçesiyle, 7 Ekim 2001’de “Kalıcı Özgürlük Operasyonu” (Operation Enduring Freedom) adıyla Afganistan’ı işgal etti. ABD başkanı George W. Bush, ABD liderliğinde NATO kuvvetlerinin işgal amacını “haçlı savaşını başlatıyoruz” sözleriyle açıkladı.
Pek çok analist, 11 Eylül saldırılarının işleniş biçimindeki garipliklere işaret ederek, bunun tek hegemonik güç olarak kalmak isteyen ve mağduriyetin sağladığı meşruiyetle, dünyanın her yerini işgal etme hakkını elinde tutmak üzere, ABD tarafından kurgulandığını iddia etti.
İşgal Öncesi Hesaplanan Maliyetler
ABD 2001 Ekim ayında Afganistan’ı, ardından Mart 2003’te Irak’ı işgal etti. Irak işgali öncesinde savaşın maliyetine ilişkin çeşitli kurum ve analistler tarafından çalışmalar yapıldı, raporlar hazırlandı.
Bu konuda resmi olarak hazırlanan iki raporun ilki Temsilciler Meclisi Bütçe Komitesi uzmanları tarafından, ikincisi ABD Kongresi’nin Bütçe Ofisi (CBO) tarafından hazırlandı. Temsilciler Meclisi’nin araştırmasında savaş için iki ayrı senaryo yazıldı ve ikisi için de ayrı ayrı maliyet hesapları çıkarıldı. İhtimal payı daha yüksek olan ilk senaryo (New War A)’ya göre savaşın ABD’ye maliyeti 48-60 milyar dolar olaraktı.
Kongre Bütçe Ofisi (CBO) ve Meclis ve Senato Bütçe Komitesi personeli tarafından yapılan çalışmaların tümü, ABD'nin Irak'a karşı başlatacağı "kısa bir savaş"ın yaklaşık 50 milyar dolara mal olacağını hesaplamıştı.
Temsilciler Meclisi ve Kongre’nin bütçe ofisleri tarafından yayınlanan araştırmalar, kısa süreli ve başarıyla sonuçlanan bir savaşın maliyetinin aşağı yukarı 50 milyar dolar dolayında olacağını gösteriyordu. Her iki araştırmaya göre de muhtemel Irak operasyonu, 1.Irak Savaşı kadar maliyetli olmayacaktı. 1.Irak Savaşı’nda koalisyon güçlerinin savaş maliyeti 61 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, ABD sadece 7 milyar dolarlık kısmını üstlenmişti. Maliyetin 36 milyarlık kısmını Suudi Arabistan, 10 milyarını Japonya, 6,6 milyarını Almanya kalanını da Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn ve Umman ödemişti.
Beyaz Saray Ofisi ve Bütçe Direktörü Mitch Daniels savaşın 50 milyar ile 60 milyar dolar arasında bir maliyet alabileceğini ifade ederken, Meclis'teki Demokratlar savaşın maliyetinin daha yüksek gerçekleşeceğini, 93 milyar dolara mal olacağını tahmin ediyordu.
ABD Savunma Bakanlığı 60 ila 95 milyar dolar civarında bir savaş maliyeti tahmin ettiklerini açıklamıştı. Savunma Bakan Yardımcısı Sekreteri Wolfowitz Meclis Bütçe Komitesine yaptığı açıklamada çeşitli senaryolara göre savaşın “10 milyar ila 100 milyar dolar arasında değişen” bir maliyetle sonuçlanacağını ifade etti.
Başkan Yardımcısı Dick Cheney’e göre de savaşın maliyeti 80 milyar doları aşmayacaktı.
ABD’ni Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Thomas R. Pickering tarafından hazırlanan raporda, savaş sonrası yeniden yapılanma ve insani yardım dahil ve birkaç yıl boyunca en az 75.000 askerin konuşlandırılması halinde savaş maliyeti yılda 20 milyar dolara mal olabilirdi.
Diğer açıklanan maliyet tahminleri de şöyleydi:
Brookings Enstitüsü analistlerinden Michael O’Hanlon’un hesabına göre 40-50 milyar dolar ve her yıl 20 milyar ek masraf söz konusu olabilirdi.
İngiliz düşünce kuruluşu “The Institute of International Strategic Studies”, 100.000 kişilik bir ordu ile Irak’ı 5 yıl kadar bir süre işgal etmenin yaklaşık 125 milyar dolara mal olacağını öne sürmüştü.
Yale profesörü ve savaş karşıtı William D. Nordhaus’un hesabına göre savaşın toplam maliyeti azami 57 milyar dolar olabilirdi.
En yüksek maliyeti Başkan George Bush’un danışmanlarından Lawrence Lindsay hesaplamıştı. Ona göre savaş maliyeti 100-200 milyar dolar arasında gerçekleşecekti. Ancak, bu yüksek maliyet tahmini dolayısıyla görevinden istifa etmek zorunda bırakıldı.
Gerçekleşen Maliyet
ABD yetkililerinin savaş öncesi tahmin ettikleri savaş masraflarında ciddi şekilde yanıldıkları ortaya çıktı. Çünkü işgal kuvvetleri 1.Irak Savaşı’ndan farklı olarak şiddetli bir direnişle karşılaştılar. Bu durum hem işgal süresini uzattı hem de savaşın maliyetini artırdı. ABD Kongresi Araştırmalar Servisi (CRS)’nin yaptığı hesaplamada Irak’taki her bir Amerikan askerinin maliyetinin 390,000 dolar olduğu ortaya çıktı.
Finansal veriler sağlayan site Market Watch’a göre işgalin ABD’ye maliyeti, Irak’tan askerlerin çekildiği Aralık 2011’den sonraki masraflarla beraber, direkt ve dolaylı harcamalarla birlikte toplam 4 trilyon doları buluyordu. Diğer dolaylı maliyetler; savaşı finanse etmek için alınan borçların faizleri, Kuveyt, Katar ve Bahreyn’deki askeri üslerin giderleri, Irak’ta Amerikan mülkiyetlerinin güvenliğinin korunması için özel güvenlik şirketlerine ödenen ücretler ve ABD Savunma Bakanlığı’na göre sayıları 32 binden fazla olduğu tahmin edilen yaralı askerlerin tedavisi için ayrılan kaynaklardan oluşmaktaydı.
Washington Enstitüsü ile Rhode Island eyaletindeki Brown Üniversitesi'nin ortak yaptığı "ABD'nin 2019 itibariyle 11 Eylül Sonrası Savaşlarının Bütçe Maliyetleri” başlıklı raporda, teröre karşı savaş politikasının maliyetinin 2023 yılı itibariyle 6,7 trilyon dolara çıkacağı açıklandı.(https://www.aa.com.tr/tr/dunya/terore-karsi-savas-politikasinin-abdye-maliyeti-6-trilyon-dolar/1311897). Raporda; Pentagon’un mart ayında yayımladığı "Savaşın maliyeti" başlıklı raporunda, 11 Eylül 2001 ile 31 Mart 2018 tarihleri arasında "terörle mücadele" kapsamında Ortadoğu'da yürütülen operasyonlarda yaklaşık 1 trilyon 500 milyar 800 milyon dolar harcadıkları açıklamasına itiraz ederek, bu maliyete "teröre karşı savaş" fonlarının dahil edilmediği öne sürüldü.
Savaşın maliyeti üzerine çalışan bazı uzmanlara göre, fiili maliyete ilaveten, hem Afganistan hem de Irak savaşını finanse etmek için alınan borçların faizleri vade sonu olan 2053 yılına kadar 7 trilyon dolar düzeyine erişecekti.
Maliyetler içinde en dikkat çeken hususlardan birisi israf ve yolsuzlukların büyüklüğüydü. Genel Müfettişlerin Irak ve Afganistan ofislerinden gönderdikleri raporlarda, ABD ordusunun Irak’taki israf ve sahtekarlığının 60 milyar doları bulduğu, Afganistan’ın yeniden yapılanma çabalarına harcanan 100 milyar doların büyük bir kısmının israf edildiği tespit edilmişti.
(Kaynak:https://harvardpolitics.com/united-states/waste-greed-fraud-business-makes-worlds-greatest-army/). Yine savaş müteahhitlerinin şişirilmiş giderlerle ABD hazinesini soyduğu da sıklıkla dile getiriliyordu.
Askeri Kayıplar
ABD, 2016 yılı itibariyle, Irak ve Afganistan’da toplam 2 milyon askerini dönüşümlü olarak görevlendirdi, askeri ekipmanının %40’ını bu savaş sırasında Irak’a yığdı.
Yeni savaş modelinde Amerikan ordusunun vazgeçilmez partnerleri haline gelen paralı askerler Afganistan ve Irak savaşında temel savaşçı güçler olarak yer aldı. 2008 yılı itibariyle Irak’ta konuşlandırılan ABD askeri 165.607 iken paralı asker sayısı 154.825’i (26.869’u ABD vatandaşı) buldu. Savaşın en kızıştığı 2010 yılı itibariyle Afganistan’da görev yapan toplam ABD askeri sayısı 93.800 iken özel güvenlik şirketlerine bağlı personel sayısı 107.479 idi.
Ancak, 2018 Ekim ayı itibariyle Irak’ta öldürülen ABD askeri sayısı 4.550’ye ulaştı (ABD müttefikleri 323 asker kaybetti), yaralı sayısı 33.328’di. ABD Savunma Bakanlığı ile kontrat yapmış paralı askerlerden ölenlerin sayısı en az 3.793’tü.
2018 Ekim ayı itibariyle Afganistan'da koalisyon askerlerinin toplam kaybı 3.542 idi ve ölenlerin 2.401’i ABD askeriydi. Savaşta 20 bin 431 ABD askeri de yaralanmıştı. Özel güvenlik şirketlerinin kayıplarıysa 3.937’ydi.
(Kaynak:https://watson.brown.edu/costsofwar/files/cow/imce/papers/2018/Human%20Costs%2C
Ancak bağımsız kaynaklara göre bu savaşın kayıp rakamları gizleniyordu. Gerçekte ABD Ordusunun Irak’taki kayıplarının 50 bini, Afganistan’da ise 20 bini geçtiği iddia ediliyordu. Bu kayıplara, ABD adına savaşan paralı askerler ve özel güvenlik şirketlerinin kayıpları dâhil edilmemişti.
Öte yandan, savaştan dönen askerlerde görülen psikolojik rahatsızlıklar şaşırtıcı boyuttaydı ve tedavi masrafları ABD bütçesini zorluyordu. 2002-Aralık 2012 döneminde, savaşan 103.792 askere travma sonrası stres bozukluğu (post-traumatic stress disorder-PTSD) teşhisi, 253.330 askere bir tür Travmatik Beyin Hasarı (Traumatic Brain Injury-TBI) teşhisi konuldu.
Askeri kayıplar ve katlanılan maliyetler ABD için tam bir fiyaskoyu gösteriyordu.
Maliyetler ABD’yi Doktrin Değişikliğine Zorladı
Savaş öncesinde 60-70 milyar dolar olarak tahmin edilen savaş maliyetinin fiilen 7 trilyon doları aşmasıyla süper güç ABD’nin hesabı 100 kat şaştı. Maliyetler ABD ekonomisinin dengesini bozdu. 2011 Aralık’ında 110 bin askeriyle kaçarak Irak’ı terk eden ABD, halen kendilerini yok etmek için işgal ettiği Afganistan’da Taliban’la onurlu bir geri çekilişin müzakerelerini yürütüyor.
Saklanamaz hale gelen terörle mücadele savaşındaki başarısızlığı ve hesap bilmezliği ABD Başkanlığına seçilen Cumhuriyetçi Donald Trump, “Ortadoğu'da 6 trilyon dolar harcadık. Bu parayla ülkeyi baştan aşağı iki kere kurardık. Yollarımıza, köprülerimize, tünellerimize ve havaalanlarımıza bakın, hepsi çok eskimiş durumda.” sözleriyle itiraf ediyordu (14 Kasım 2016’da CBS kanalına verdiği mülakat).
Beyaz Saray'da ABD'nin 2019 yılı bütçesine ilişkin açıklamalarda bulunan Trump "Birkaç ay öncesindeki son hesaplara göre Ortadoğu'da 7 trilyon dolar harcadık. 7 trilyon dolar. Büyük bir hata, ama durum bu. Ve bugün Ortadoğu, oraya pek de akıllıca olmayan bir şekilde 17 yıl önce girdiklerinden daha kötü durumda. Çok üzücü bir durum" tespitiyle Bush doktrininin fiyaskosunu ortaya koyuyordu.
Başkan Trump 3 Mart 2019’da yaptığı bir başka konuşmada, Irak'a yaptığı ziyareti hatırlatarak, uçağı inerken ışıklarının güvenlik amacıyla söndürüldüğünü ve buna çok şaşırdığını ifade ederek, "Biz Orta Doğu'ya son 20 yılda 7 trilyon dolar harcadık ama ışıklarını kapatmadan uçağımızı indiremiyoruz. Bu çok kötü.” sözleriyle, savaşın başlangıcından 18 yıl sonra ABD’nin Ortadoğu’daki perişan vaziyetini tasvir ediyordu. ABD ve koalisyon ortaklarının Afganistan ve Irak’ta milyonlarca insanı katletmesi, yaralaması ve sakat bırakması, şehirlerin ve alt yapıların bombardımana maruz kalması, milyonlarca insanın yurtlarını terk etmesine sebebiyet verilmesine rağmen halkların nefretinden başka kazanılan bir şey yoktu.
3 Nisan’da Baltık ülkeleri liderleri ile ortak bir basın toplantısında konuşan Trump, “Suriye’den çıkmak istiyorum. Askerlerimizi yurtlarına geri getirmek istiyorum. Ulusumuzu yeniden yapılandırmak istiyorum. Ortadoğu’ya son 7 yıl içinde 7 trilyon dolar para harcadık, karşılığında hiçbir şey almadık” açıklamalarıyla “önce Amerika” sloganı ile ifade edilen yeni bir doktrinin ipuçlarını veriyordu.
Ancak, ABD’nin yeni doktrini hayata geçirmesinde en büyük engel ordu müteahhitleri ve silah şirketleri olacak görünüyor. Savaşlar dolayısıyla milyarlarca dolarlık kârlara alışan, on binlerce paralı askeri istihdam eden ve devâsa uçak, helikopter, tank vb savaş araçlarını ellerinde bulunduran ordu müteahhitleri ile silah şirketlerinin ABD’nin savaş bölgelerinden geriye dönüşüne izin vermeleri kolay olmayacaktır. ABD yarattığı canavarın esiri olmayla karşı karşıyadır.
Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.